Sabah evden çıkan adam doğruca
bakkala gider ve zeytin, peynir, ekmek alır kahvaltı için. İzin günü olduğu
için kahvaltı sonrası gazetesini de alır. Bir de sigara içiyorsa bir pakette
sigara. Diyelim ki masraf oldu 20 TL.
Eve gelir, kahvaltısını yapar,
dışarıya çıkar.
Arkadaşıyla buluşur, bir yerlerde
otururlar ve çay, kahve derken hesap; 10TL olsun.
Eve giderken bir pazara uğrar
domates,biber, elma..vs. 15TL de bu
olsun.
Yol paralarını da ekleyelim; 5TL.
Oldu günlük gider;50 TL.
Eve geldi. Çoluk çocuk muhabbet
ve kapının zili çalar. Dingdong!
-Allah rızası için bi sadaka!
Birden yüz buruşur ve:
-Allah versin, Allah versin!
Kapı kapanır dilencini suratına.
Biz yaparız bunu ya da buna benzer tutumları. Birde istisnaları saymazsak sanki
her gün kapımıza dilenciler geliyormuş gibi düşünüveririz hemen. Veya “zaten
parada kalmadı” düşüncesi hasıl olur zihnimizde birdenbire!
Oysa ki o gün 50TL yi çok rahat
harcamışızdır. Ola ki rahat olmasın. Yine de o 1TL yi vermek zor gelir bize..!
Askerde nöbet sırası geldi mi
hemen bir stres öbeği düşer kimi askerin içine. Öyle ya da böyle hayallerle,
düşüncelerle, tefekkürlerle, ona buna bakmakla, binaları, dağları, bayırları,
duvarları seyretmekle geçer o saatler. Kimi soğuktan 15 dakika tutar kimi
konumu gereği 3 saat aralıksız. Asker 2 saat bekler bekler ve nihayet son
dakikalara geldi mi süreç gerilmeye başlar. Son dakikalar son saniyeler ve oh
be! Kimi zaman son dakikalar son saniyeler öyle böyle geçer fakat diğer asker
gelmez! Tam 1 dakika geç gelir! Ne küplere binilir o zaman ve sadece bir dakika
yüzünden. Ve o 1 dakikanın zulmü 2 saatin ağırlığından da ağır gelir askere.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder