23 Kasım 2008 Pazar

Her lafa

Her lafa bir laf vardır.

Bu işten

Bu işten bir çıkarım yoksa ben bu işten çıkarım.

YAŞLAR KARMAŞASI

32 yaşlarında olduğum gerçeğini
22 yaşlarımda olduğum hayaliyle örtüyorum. Oysa içimdeki ses;
42 yaşlarındasın diyor. Ama ben bazen kendimi,
52 yaşlarında olan bir ihtiyar gibi düşünmekten alıkoyamıyorum.
12 yaşlarında tüm bu olacaklardan bihaber yaşarken,
62 yaşlarında ise bu olanları analiz ediyor olmam; benim
72 yaşlarını görebileceğim garantisini vermez olduğunu anlıyorum. Aslında herşeyin
2 yaşlarında başladığını anlamam,
82 yaşlarında oldu.

Peki soru şu: Ben kaç yaşımdayım? Ama benim yaşımın bir anlamı kalmıyor ki bu durumda? Hayatı sıra sıra dizilmiş zincirleme şeklinde mi algılamak mantıklı yoksa olimpiyatların halkalarına bakar gibi mi algılamak daha mantıklı? Bütün bunlar bir yana değil de ben bir yana dersek daha mı farklı şekillenir hayat?

Yoksa şu güzel sözmü özetliyor herşeyi:

Geçen geçmiştir artık anı mustakbelse müphemdir,
Hayatından bir nasibin, şu geçmekte olan demdir.

27 Mayıs 2008 Salı

KELİMELER

İnsanoğlunun kafasındakiler genişledikçe, ayaklarının altındaki yol daralır.
Bu düşünce bana hemen büyük bir alimin şu sözünü hatırlattı: "Öğrendikçe ne kadar cahil olduğumu anladım".

İnsanoğlu yaşadıkça dünya hayatının ne kadar kısa olduğunu anlıyor.

İnsanoğlu için tüm herşey yaşadığı topraklar kadardı. En fazlası güneş ve yıldızlardı. Sonra astronomide ilerledikçe bi bakıma resmin büyüklüğünü gördükçe yani evrenin büyüklüğünü idrak ettikçe bulunduğu toprakları bırakın bulunduğu dünyanın ne kadar küçük kaldığını anladı.

Ve bu zıtlık sırrı hep varoldu gitti.

Bu zıtlıklar bana; cehaletin / ilmin ne olduğunu öğretti.
Bu zıtlıklar bana; görebildiğinde ufkun genişliğini öğretti.
Bu zıtlıklar bana; hassasiyeti öğretti.
Bu zıtlıklar bana; araştırmayı öğreti.

Adeta içine süt dökülmüş beyaz bir kumaştan süzülen süt damlaları gibi kelimeler süzüldü hayatıma. Şıp bir kelime, şıp bir kavram daha, şıp başka bir mana daha.

Yağmur damlalarının düşmesi gibi akmaya başladığını düşündüm kelimelerin. Kelimeler yağıryordu gökyüzünden Allahım! Nasiplen, nasiplenebildiğin kadar. Kaçma kelimelerden, düşsün herbiri yüzüne. Serinliği hisset. Hatta durdur tüm hareketi ve hareketli herşeyi. Kelimeler havada kalsın. Sen yüzünü çarp o kelimelere. Avuçla onları. Zıpla ve elinle dokun. Dilediğince eğlenmene bak.